Uzm. Hemşire Fatma Çeki'yle Röportaj

Uzm. Hemşire Fatma Çeki'yle Röportaj
14 Nisan 2021 - 11:24 - Güncelleme: 14 Nisan 2021 - 11:35
1) Yazar kimliğinizi bize üç kelime ile özetlemenizi istesek neler söylerdiniz?

Fatma Çeki : Yazar kimliğim demeyelim bence benim için. Benim için henüz emekleyen çiçeği burnunda bir
yazar adayı desek daha iyi olur sanırım çünkü iyi bir yazarlık kimliğine sahip olmak için deyim
yerindeyse benim daha en az 40 fırın ekmek yemem gerekiyor. Yine de bana bu şekilde hitap ettiğiniz
için öncelikle size çok teşekkür ediyorum. Ancak şu kadarını söyleyebilirim; eğer yazdığınız kitabın
etkili ve sürükleyici olmasını istiyorsanız, kitabınızın konusuna yönelik iyi bir araştırma yapmanız yani
araştırmacı bir ruha sahip olmanız kitabınızda yer vereceğiniz olaylar hakkında doğru ve düzgün
bilgilere ulaşmanız ve kitabınızda yer verdiğiniz karakterleri iyi gözlemleyip analiz etmeniz ve bunu
kitabınıza aktarmanız gerekmektedir.

2) Başarılı bir yazar olmanın, hayatta iyi bir gözlemci olmaktan geçtiğini düşünüyorum. Sizin bu
konudaki fikirleriniz nelerdir?


Fatma Çeki : Evet size sonuna kadar katılıyorum. Gözlemci insan, birlikte yaşadığı insanların ya da iletişim
kurduğu insanların hal ve hareketlerini, hassasiyetini, kültürünü, doğasını ve arzularını daha iyi bilen,
konuya hakim insandır. Bu aynı zamanda sizi toplum ve insanlar hakkında öngörülüde yapar. Sonuç
olarak toplumu ve insanı anladığınızda daha az hataya düşer, daha mutlu olursunuz. Aslında
öngörülü ve iyi bir gözlemci olmak yazmak için klavyenin başına geçtiğinizde her zaman sizin için bir
avantaj olacak buda yazdıklarınızın okurlarınız üstünde etkisini misliyle artıracaktır.

3) Kıbrıs’ın Mücahit Hemşireleri adlı kitabınızdaki hikayeler gerçekten çok etkileyici. Bu hikayelerin
hepsi gerçek olaylara mı dayanıyor yoksa kurgusal durumlar ve karakterler de var mı?


Fatma Çeki : Kitabımda yazdığım hikayelerin hepsi gerçekten yaşanmış olaylardan derlenmiştir. Hiçbir
şekilde kurgusal durum ve karakterlerden oluşmamaktadır.

4) Peki, hem hemşire hem de çiçeği burnunda bir yazar olarak çok yönlü ve birikimli bir insan
olduğunuzu ve aynı zamanda bir anne olduğunuzu biliyoruz, ileride kızınız da bir kitap yazmak istese
tepkiniz ne olurdu, onu destekler miydiniz?

Fatma Çeki : Tabi ki seve seve desteklerdim. Kalıcı olması açısından ben kızıma her doğum gününde onunla
yaşadıklarımı bendeki etkisini paylaşımlarımızı anlattığım mektuplar yazıyorum. Hatta kendisi bunları
bir kutunun içinde saklıyor. Bir gün bana ileride bir gün yazdığım mektupları kitap haline getireceğini
kitabın ismini de
“Annemden mektuplar” olacağını söylemişti.

5) Hem yazar hem de sinema sektöründe olan biri olarak ben, siz değerli meslektaşıma çok merak
ettiğim bir şey sormak istiyorum. Kitabınızın bir film olması yönünde isteğiniz var fakat biliyorsunuz ki
bu riskli bir durum. Bazen bu şekilde kitabın mesajı daha büyük kitlelere ulaşsa da çoğu zaman
kitabın okurları tarafından, filmin kitap ile aynı etkiyi vermediği söyleniyor. Bu konuda ne
düşünüyorsunuz, sizce aynı anda hem iddialı bir film ile kitapla aynı etkiyi yaratmak hem de daha
büyük kitlelere ulaşmak nasıl mümkün olabilir?


Fatma Çeki : Bence mümkün çünkü bazen kitabınızla ufak bir kitleye ulaşırsınız. Maalesef okumak her
zaman insanlara cazip gelmiyor. Kitabınızı beyaz perdeye aktardığınızda (tabi kitabın içeriğini
konusunu ana hatlarını çok fazla değiştirmeden), insanlar filmin etkisiyle kitabınıza daha da fazla ilgi
duyabilirler. Eğer bir kitabın iyi bir hayranıysanız sinema uyarlamalarına açık olmanızı öneririm ayrıca
ülkemizde bir kitap sinemaya uyarlandığında kitabından daha popüler olabiliyor. Hatta bu çoğu
zaman “Aaa, o filmin kitabı da varmış?” gibi tepkilere de yol açabiliyor. Bu yüzden arkadaşlarınızla o
eserle ilgili konuşabileceğiniz daha fazla şey olabiliyor.

6) Bence herkes yazar olabilir ama yazarlık kendi içinde alt başlıklara ayrılır. Yani, bir insan yazar
olduğunu söylerken "ben bir edebiyatçıyım" gibi bir şey iddia etmiş olmaz, kendi fikrimden sonra size
de bu konu hakkında bir soru yöneltmek isterim, yazar kimliğinizin yanı sıra bir hemşire olduğunuza
değinmiştik. Peki ya sizce bütün meslek gruplarındaki gözlem yeteneği olan bireyler yazmalı mıdır,
her alanda birinci ağızdan bilgi almak sizin için neyi ifade ediyor?


Fatma Çeki : Bence iyi bir gözlem yeteneğine sahip, aynı zamanda duygu ve düşüncelerini de ifade etme
şeklini yazıya dökebiliyorlarsa yazmalıdırlar. Her alanda birinci ağızdan bilgi almak insanların o meslek
grubuna yönelik negatif bakış açısını değiştirirken bilmediği şeyleri öğrenmesine de yardımcı olur.
Örneğin hemşirelik mesleğinin inceliklerini zorluklarını en iyi o meslek grubunda çalışan bir insanın
kaleminden öğrenirsiniz. Ya da bildiğimizi düşündüğümüz bir yemeğin tarifini bir aşcının yazdığı
kitaptan okuyup uyguladığımızda bize daha lezzetli gelebilir.

7) Peki, türü fark etmeksizin en sevdiğiniz üç yazar kimlerdir?

Fatma Çeki : En sevdiğim üç yazar İpek ONGUN, Turgut ÖZAKMAN ve Gülseren BUDAYICIOĞLU

8) Sizce başarıya giden yol, hani faktörlerden geçer?

Fatma Çeki : Başarıya giden yol içimizden geçer. İnsan önce içine bakmalı ve kendini görmeye çalışmalıdır.
Başarı için en büyük araç kendimiziz aslında. Kendimizi harekete geçirirsek, bir hedefimiz ve bu
hedefe ulaşmak için planımız varsa bence başarı kaçınılmazdır.

9) Benim için gerçekten çok keyifli bir röportaj oldu... Teklifimi kabul edip sorularımı yanıtladığınız
için çok teşekkürler. Son kez değinmek istediğiniz konular ve yazmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz
var mıdır, varsa onları da öğrenebilir miyiz?


Fatma Çeki : Asıl ben size teşekkür ederim, benim için de çok güzel bir sohbet oldu... İnsan hayatta başarılı
olmak istiyorsa önce kendine inanmalı ve kendini sevmeli. Ve tabi ki hayal kurmalı. Bir yerde
okumuştum; “En fakir insan bir kuruşu olmayan değil, bir hayali olmayandır.” Hayallerimizin son
kullanma tarihi yoktur. Başarısız mı olduk. Bence derin bir nefes alıp yeniden denemeliyiz.
Çevremizdeki insanların alaycı bakışları bizi asla yolumuzdan döndürmemeli. Ben Mahatma Gandhi’
şu sözünü çok severim. Önce seni görmezden gelirler, sonra sana gülerler, sonra seninle savaşırlar ve
sonra bir bakmışsın sen kazanmırsın.” Hiçbir kişi, hiçbir söz, hiçbir olumsuz olay, sizi hedeflerinizden
alıkoymasın. Sadece sen hayal et ve kendine inan. Gerisi gelecektir.
Yazmak isteyen Gençlere tavsiyem ise; hayatta başarılı olmak istiyorlarsa her zaman önce kendilerine
inansınlar. Hedefleri olsun, odaklansınlar, azimli ve kararlı olup, çok çalışsınlar.

Röportajı Yapan: Öykü Senem
Konuk: Uzm. Hemşire Fatma Çek
i

 
Bu haber 1729 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum