HÜDA PAR'dan "Ailenin Korunması" İçin Kanun Teklifi Çağrısı
HÜDA PAR’dan “Ailenin Korunması” İçin Kanun Teklifi Çağrısı

28 Mayıs 2025 - 12:35
HÜDA PAR İzmir İl Başkanı Veysi Yumlu, HÜDA PAR Milletvekillerinin hazırlamış olduğu “Ailenin korunması ve sapkınlığın suç sayılmasına dair” kanun teklifine ilişkin açıklamada bulundu.
HÜDA PAR İzmir İl Başkanı Veysi yumlu, partisinin hazırladığı “Ailenin Korunması ve Sapkınlığın Suç Sayılmasına” dair Kanun Teklifine ilişkin yazılı bir açıklamada bulundu. Teklifin 17 Nisan 2025 tarihinde dört milletvekilinin imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulduğunu belirten Kurt, teklifin 18 Nisan’da Adalet ve Anayasa komisyonlarına havale edildiğini duyurdu.
7 maddeden oluşan teklifin temel amacının aile kurumunu korumak ve toplumda yozlaşma olarak görülen eğilimlerle mücadele etmek olduğunu ifade eden Yumlu, “Toplumun temel taşı olan aile kurumu saldırı altındadır. Özellikle sapkın propagandalar, geleneksel aile yapısını tehdit etmektedir” dedi.
Veysi Yumlu açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Kanun teklifimizle; kamuoyunda rahatsızlık oluşturan hayasızca hareketler suçuna verilen cezaların caydırıcı hale getirilmesini, sapkınlıkların propaganda yoluyla yayılmasının önüne geçilmesini ve aile kurumunun korunmasını hedefliyoruz. Ayrıca kanun teklifimizde, RTÜK gibi denetleyici kurumlara da bu konuda yetki ve sorumluluklar verilmektedir.”
Kanun teklifinde öne çıkan bazı maddeler ise şöyle sıralanıyor:
Hayasızca hareketlerde cezalar arttırılıyor: Mevcut ceza kanununda yer alan ancak düşük cezalar nedeniyle caydırıcı olmayan hükümler, 3 ila 8 yıl hapis cezası olacak şekilde yeniden düzenleniyor.
Sapkınlığın propagandası suç sayılıyor: Özellikle aynı biyolojik cinsiyetten olan kişiler arasındaki ilişkiyi özendiren yayınlara ve sosyal medya içeriklerine karşı cezai yaptırımlar getiriliyor.
RTÜK’e denetim yetkisi: RTÜK, aynı cinsiyetten kişiler arasındaki cinsel ilişkileri savunan, özendiren, yayan, LGBT ve benzeri sapkınlıkların propagandasını yapan dizi, film, reklam, program ve yayınlara yaptırım uygulayıp cezalandıracak.
Cinsiyet değişikliği sonrası evlilikler cezai yaptırım kapsamına alınıyor: Teklifte “biyolojik cinsiyet” kavramı esas alınarak, cinsiyet değişikliği sonrası yapılan evliliklerin suç sayılması öngörülüyor.
Veysi Yumlu, açıklamasında ayrıca teklifin Meclis Genel Kurulu’na taşınabilmesi için 45 günlük komisyon süresinin tamamlanmasının beklendiğini belirtti. Bu sürenin ardından, milletvekillerinin, hazırlamış oldukları kanun tekliflerini doğrudan gündeme alma hakkını kullanarak teklifin Genel Kurul’da görüşülmesini sağlayacaklarını ifade etti.
Teklifimizin en önemli kısmı “Sapkınlığın ve LGBT'nin propagandası ilk kez suç olarak düzenlenmiş olacak. LGBT birçok ülkede yasaklanmaktadır. Türkiye'de LGBT ve benzeri sapkınlıklar ile mücadelede ilk adım bizim teklifimiz olacak inşallah. Toplumun geniş kesimlerinin bu konuda duyarlı olduğunu biliyoruz. Bu teklif sadece siyasi değil, ahlaki bir sorumluluğun da gereğidir,” diyen Yumlu, kamuoyunu hazırlanan kanun teklifine destek vermeye çağırdı.
GENEL GEREKÇE
Halkın edep, ar ve haya duygularının korunması hem sağlıklı bir toplum inşası hem de genel ahlak açısından hayati öneme sahiptir. Toplumsal kültürden ve ahlak anlayışından, ortak değer yargılarından kaynaklanan bu duyguların zedelenmesi, değersizleştirilmesi ahlaki çürümeye ve giderek sosyal dokunun sarsılmasına neden olmaktadır. Toplumun ortak ar ve haya duygularını inciten, edep, iffet ve ahlak temizliğine saldırı niteliğindeki her türlü hareket, tutum ve davramş hayasızca hareket kapsamında değerlendirilmelidir. Genel ahlak anlayışını ihlal edip başkalarının haya duygularım rencide eden hayasızca hareketler, diğer kişilerde ve toplumda rahatsızlık uyandırıp toplumsal düzen ve ahengi bozduğundan kamu düzenini de ihlal edici niteliktedir. Genel ahlakın korunması, kamu düzeninin sağlanması için hayasızca hareketlerin suç olarak kabul edilip cezalandırılması gerekmektedir. Hayasızca hareketler suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ikinci kitabında "Topluma Karşı Suçlar" başlıklı üçüncü kısmının, yedinci bölümü olan "Genel Ahlaka Karşı Suçlar" bölümünde 225. maddede düzenlenmiştir. Sadece alenen cinsel ilişkiyi ve teşhirciliği suç sayan bu düzenlemenin, değişen şartlar, benzer suç tiplerindeki artış ve çeşitlilik, suçun ifsat edici ve yıkıcı etkisi dikkate alındığında yetersiz ve etkisiz kaldığı görülmektedir. Düzenleme, suçun nitelikli hallerine yer vermediği gibi suç için öngörülen ceza da caydırıcı olmaktan uzaktır. Ahlaki yozlaşmamn, toplumun her kesimini ve kurumunu derinden sarstığı ve tamiri zor tahribatlara neden olduğu gerçeği karşısında toplumsal ihtiyaç ve talepler de dikkate alınarak "Hayasızca Hareketler" suçu yeniden düzenlenmiş, suçun nitelikli hallerine yer verilerek caydırıcı yaptırımlar öngörülmüştür. Böylece halkın ortak edep, haya ve iffet duygusunun, genel ahlakın korunması ve kamu düzeninin sağlanması amaçlanmıştır. Aynı cinsiyetten bireyler arasındaki cinsel birliktelikleri savunan, bunu teşvik edip propagandasım yapan ifsat edici hareket, tutum ve davranışlar insan fıtratını, nesli, aileyi ve nihayetinde toplumsal yapıyı ve değerleri yıkıcı faaliyetlerdir. "Cinsiyet tercihi ve özgürlüğü" adı altında cinsiyetsizliği odak noktasına koyan bu anlayış ve sapkın ideolojiler, marjinal şekilde tezahür etse de oluşturdukları tahribat her geçen gün artmaktadır. Aile birliğini, evliliği, her türlü toplumsal, ahlaki ve manevi değeri gereksiz gören ve değersiz göstermeye çalışan bu anlayış ve hareketler, saldırgan bir tavırla sapkın ideolojilerini ve yaşam tarzlanm topluma dayatmaktadır. Bu anlayışta olanların örgütlü ve organize şekilde ve küresel güçlerin desteği ve yönlendirmesi ile hareket ettikleri de dikkate alındığında bu anlayış ve oluşumların kamu düzeni, toplumun birlik ve bütünlüğü ve genel ahlak için de ciddi bir tehdit oluşturduğu açıktır. Söz konusu sapkın anlayış ve hareketlerin normalleşmesi ve yaygınlaşması halinde evliliklerin ve dolayısıyla nüfusun azalacağı, aile kurumunun zarar göreceği muhakkaktu:. Nesil emniyetini de tehlikeye düşüren bu durum ülkenin nüfus politikasına ve stratejik hedeflerine de zarar vermektedir. Ülkemizde nüfus artış hızının dikkat çekici şekilde düştüğü, dinamik genç nüfusun oransal olarak azaldığı da dikkate alındığında geleceğimizi doğrudan ilgilendiren bu sorun için etkili tedbirlerin alınması elzemdir. Aym cinsiyette olanların evliliğini, birlikteliğini savunan kesimler, eşitlik ve kadın hakları kavramlarını istismar ederek güçlü propaganda imkanlarıyla sapkın düşünce ve ideolojilerini yaygınlaştırmaya çalışmaktadırlar. Bu çevreler, televizyon, radyo ve diğer iletişim ve bilişim kanallarını kullanarak, sosyal medya, basın yayın, sinema, dizi, film ve reklam yoluyla etki alanlarını her geçen gün genişletmektedirler. Bireysel bir sapkınlık ve nefsani düşkünlük olarak başlayan bu hareketler, küresel güçlerin teşvik ve yönlendirmesiyle bir yaşam tarzı dayatmasına ve toplumsal yapıyı çökertme amaçlı bir ideolojiye dönüştürülmüştür. Bu nedenle genel ahlaka ve aile düzenine karşı işlenen bu ciddi suç ile mücadele etmek ertelenemez bir gereklilik haline gelmiştir. Teklifle aleni cinsel ilişki ve hayasızca hareketler suçlarımn cezaları artınlmış, bu suçların aym cinsiyetten kişiler arasında işlenmesi suçım nitelikli hali olarak düzenlenmiştir. Ayrıca aym biyolojik cinsiyetten kişiler arasındaki cinsel ilişkiyi veya cinsel davramşı sergileyen, teşvik eden, özendiren, herhangi bir şekilde bunu yayan ve propagandasım yapan kişilere de ceza öngörülmektedir. Bu suçun radyo, televizyon ve her türlü iletişim yayın kanalları kullamlarak sinema, film, dizi, reklam ve benzeri yollarla işlenmesinin önüne geçilmesi için Radyo Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenmesi de öngörülmüş ve bu yönde düzenleme yapılmıştır. Teklifle ayrıca, söz konusu faaliyetlerin şirket, demek, vakıf ve diğer tüzel kişiler vasıtasıyla da jmrütülebileceği dikkate alındığında bu tüzel kişilere, TCK'daki tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanması hüküm altına alınmıştır. Kadın ve erkeğin evliliği ile kumlan, maddi ve manevi değerlerin, kültürün bünyesinde vücut bulduğu aile kummu, toplum ve medeniyetimizin temel taşı ve nüvesidir. Sağlam bir aile yapısı, ilerleme ve gelişmenin, refah ve huzurun ön şartıdır. Bu nedenle aileyi komyacak ve güçlendirecek mekanizmaların işlevselliği önem arz etmektedir. Dini, ahlaki, milli ve manevi değerler, bu konuda Önemli rol icra etse de pozitif hukuk normlarının yaptırım gücüne de ihtiyaç duyulmaktadır. İnsan, kadın ve erkek olarak yaratılmış olup ancak karşı cinsiyetteki birisi ile evlilik birliği kurabilir. Tarih boyunca medeni toplumlar ve devletler aile hukukunu, evlilik kurumunu bu ilke üzerine tesis etmişlerdir. Cari hukuk sistemlerinde de genel kabul gören bu kadim ve fıtri ilke, evrensel geçerliliğini korumaktadır, insan Hakları Evrensel Bildirgesi de 16. maddesinde yetişkin erkeklerle kadmlann evlenme hakkına değinerek bu ilkeye yer vermiştir. inanç ve değerlerimizle şekillenen toplumsal düzenimiz ve mevcut hukuk sistemimize göre de evlilik birliği ancak kadın ile erkek arasında kurulabilir. Bunun aksini savunan düşünce ve faaliyetler, insan tabiatını ve varoluşunu, aileyi ve toplumsal düzeni bozmayı, yok etmeyi hedeflemektedir. Cinsiyetsizleştirme veya cinsiyet iptali faaliyetleri de dikkate alındığında evliliğe, aile kurumuna zarar veren fiillerin suç olarak düzenlenmesi gerekmektedir. 5237 sayılı Kanun'un İkinci Kitap, Üçüncü Kısım, Sekizinci Bölümünde "Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören" başlıklı 230. maddede aile düzenine karşı suçlar düzenlenmiştir. Evlilik birliğinin ve dolayısıyla ailenin korunmasım amaçlayan bu düzenlemenin, evlilik kurumuna, aile düzenine yönelik yeni ve ciddi tehlikeler karşısında güncellenmesi gerekmektedir. Teklifle Anayasa Mahkemesinin iptal kararları nedeniyle değişen içeriğe uygun olarak madde başlığı değiştirilmiş ve eklenen fıkra ile biyolojik cinsiyetini gizlemek suretiyle bir başkasıyla evlenme fiili suç olarak düzenlenmiştir. Genel ahlakın ve kamu düzeninin korunmasındaki önemi nedeniyle, hayasızca hareketler suçunun etkili bir soruşturma ve yargılama ile caydırıcı yaptırımının sağlanması amacıyla 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 91. ve 100. maddelerinde gerekli düzenleme yapılmıştır MADDE gerekçeleri MADDE 1- 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ikinci kitabında "Topluma Karşı Suçlar" başlıklı üçüncü kısmımn, yedinci bölümü olan "Genel Ahlaka Karşı Suçlar" bölümünde 225. maddede düzenlenen "Hayasızca Hareketler" suçu yeniden düzenlenmiştir. Birinci fıkrada alenen cinsel ilişki suçu düzenlenmiş ve ceza miktan artırılmıştır. İkinci fıkrada genel olarak hayasızca hareketler ve teşhircilik suçu düzenlenmiştir. Üçüncü fıkrada suçun aym biyolojik cinsiyetten kişiler arasmda işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Dördüncü fıkrada aynı biyolojik cinsiyette olanlar arasındaki her çeşit cinsel ilişki ve davranışların teşvik edilmesi, özendirilmesi ve propagandasının yapılması suç olarak düzenlenerek cezalandıniması amaçlanmaktadır. Suçun her türlü yazılı, görsel, işitsel, klasik veya dijital iletişim ve bilişim vasıtalarıyla işlenmesi nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Beşinci fıkrada, dördüncü fıkradaki suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Düzenlemeyle toplumun ortak haya duygusunun iffet, edep ve ahlak temizliğinin, genel ahlakın ve kamu düzeninin korunması amaçlanmaktadır. MADDE 2- Türk Ceza Kanununun Aile Düzenine Karşı Suçlar bölümünde 230.maddeye eklenen fıkra ile yeni bir suç ihdas edilerek biyolojik cinsiyetini gizlemek suretiyle bir başkasıyla evlenme işlemi yaptırma fiili suç olarak düzenlenmiştir. Ayrıca Anayasa Mahkemesi'nin 27/5/2015 tarihli ve E.: 2014/36, K.: 2015/51 sayılı Kararı ile maddenin beşinci ve altıncı fıkraları iptal edildiğinden madde başlığı da yeni içeriğe uygun olarak değiştirilmiştir. Değişiklikle evlilik kurumunun ve aile düzeninin sapkın anlayış ve fiillerin zararlı etkilerine karşı korunması amaçlanmıştır. MADDE-3-6112 sayılı Radyo Televizyon Üst Kurulu Kanununda Yayın Hizmetleri İlkelerini düzenleyen 8. maddesinin birinci fıkrasımn s bendi yeniden düzenlenmiştir. Yeni düzenleme ile aynı biyolojik cinsiyetten kişiler arasındaki cinsel ilişkiyi veya cinsel davranışı teşvik edip özendiren, propagandasını yapıp yayan yayınların engellenmesi amaçlanmıştır. MADDE 4-Türk Ceza Kanunu 225.maddede düzenlenen suçun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 91/4 maddesi kapsamında daha etkili şekilde soruşturulması hedeflenmektedir. MADDE 5- Türk Ceza Kanunu 225.maddede düzenlenen suçun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 100/3 maddesi kapsamında etkili şekilde soruşturulması hedeflenmektedir. MADDE 6-Yürürlük maddesidir. MADDE 7-Yürütme maddesidir. TURK CEZA KANUNU VE DIGER BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ MADDE 1- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 225 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Madde 225- (1) Alenen cinsel ilişkide bulunan kişi iki yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Alenen hayasızca hareketlerde bulunan veya teşhircilik yapan kişi bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin aynı biyolojik cinsiyetten kişiler arasında işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır. (4) Aynı biyolojik cinsiyetten kişiler arasındaki cinsel ilişkiyi veya cinsel davranışı teşvik eden, özendiren, herhangi bir şekilde bunu yayan veya propagandasını yapan kişilere üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Bu suçun her türlü yazılı, görsel, işitsel, klasik veya dijital iletişim ve bilişim vasıtalarıyla işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır. (5) Dördüncü fıkradaki suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. MADDE 2- 5237 sayılı Kanunun 230 uncu maddesinin başlığı "Birden çok evlilik, hileli evlenme" şeklinde değiştirilmiş ve üçüncü fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş, diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir. (4) Biyolojik cinsiyetini gizlemek suretiyle bir başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. MADDE 3- 15/2/2011 tarihli ve 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (s) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Aym biyolojik cinsiyetten kişiler arasındaki cinsel ilişkiyi veya cinsel davranışı teşvik edip özendiremez, propagandasını yapıp yayamaz. Kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez." MADDE 4-4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 91 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (b) bendinin dokuzuncu alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "9.Hayasızca hareketler (madde 225), fuhuş (madde 227)" MADDE 5- 5271 sayılı Kanun'un lOO'üncü maddesinin üçüncü fıkrasımn (a) bendinin onuncu alt bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki alt bent eklenmiş, diğer alt bentler buna göre teselsül ettirilmiştir. "11. Hayasızca hareketler (madde 225) ve fuhuş (madde 227)" MADDE 6- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 7- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür
Bu haber 1059 defa okunmuştur.
YORUMLAR