"MERHABA!"

- Bünyamin DOBRUCALI / "Merhaba!"

Artık kullanılmayan ve kullanılmadığı için unutulmaya yüz tutan bir kelimeye dikkatinizi çekmek isterim..
‘’Hasbihal etmek’’…
Ne hoş, ne latif bir kelimedir aslında.
Sohbetin de bir tık üstü ve elbette dertleşmenin de. 
Hepsi ve daha fazlası..
İçten bir merhabayla başlayan hasbihale ihtiyacımız var…
Hayatın zorlukları karşısında iki büklüm olmuş vücutlarla dimdik yürümeye çalışıyoruz.
Sokaktan karınca misali geçen insanlara bakın…
Dario Fo’nun ‘’Anarşistin ölümü’’ eserinde vurguladığı gibi ‘’dimdik yürüyoruz, çünkü boğazımıza kadar b.ka battık’’…
Pandemi sonrası durumumuzu, dik yürüyüşümüzdeki esrarı ne de güzel özetliyor…
‘’İnsan aynı anda iki efendiye kulluk edemez’’ der Yeni Ahit’…
Ya paraya tapacaktır insanoğlu ya Tanrı’ya…
Bizim şanssızlığımız iki efendiyi de ölümüne sevenlere denk gelmiş olmamız…
Kasabın bıçağını yalayan kurbanlık koyun gibi büyüme rakamlarının büyülü dünyasına dalıyoruz…
‘’Bu kadar büyüdüğümüze göre demek ki herkes kazanıyor, ben kazanamıyorsam bu benim beceriksizliğim olmalı’’ diye düşünmemiz için ellerinden geleni yapıyorlar…
O her gece malum medyada boy gösteren ilizyonistlerin ‘cambaza bak’ taktiği bugüne kadar işe yaradı…
Ya bundan sonra?
Hasbihal etmeye ihtiyacımız var…
Hem de tüm toplumca ve mümkünse hemen…
Siyasetin sizi kurtarmasını beklemeyin…
Aksine siz siyaseti kurtaracaksınız…
Tek yapmanız gereken sesinizi onlara duyurmak…
Sırça köşklerinde yaşayanlar kurbanlık koyunların sesinden nefret ediyor olsa da yeterince bağırırsanız emin olun o sese kulak vereceklerdir…
İktidarın da muhalefetin de ortak korkusu ‘’sizin kurbanlık koyun olmadığınızı fark etmenizdir’’ aslında…
Onlar ‘hesap sormak için özel seçilmiş insanlar’ olduklarına inanırlar. Hesap vermek için değil…
Oysa bizde hesap sorma yoktur, hesabı ödeme vardır…
O hesabı ödemek de bu coğrafyada her zaman kurbanlık koyunlara düşer…
Kasap memnun… Koyun memnun… Kime ne?

- Bünyamin DOBRUCALI / "Merhaba!"